Şuara 26:189
فَكَذَّبُوهُ فَأَخَذَهُمْ عَذَابُ يَوْمِ الظُّلَّةِ إِنَّهُ كَانَ عَذَابَ يَوْمٍ عَظِيمٍ
fakat onu yalanladılar nihayet onları yakaladı azabı gününün gölge gerçekten o idi azabı bir günün büyük
Fe kezzebuhu fe ehazehum azabu yevmiz zulleh, innehu kane azabe yevmin azim.
Bayraktar Bayraklı - Yeni Bir Anlayışın Işığında Kur'an Meali
26:189 Bunun üzerine onu yalanladılar. Derken o gölge gününün çetin azabı onları yakıp yok etti. Şüphesiz o, korkunç bir günün azabı idi.
Mehmet Okuyan - Kur’an Meal-Tefsir
26:189 Onu yalanlamışlar ve kendilerini o gölge gününün azabı yakalamıştı. Şüphesiz ki o, büyük bir günün azabıydı!
Edip Yüksel - Mesaj: Kuran Çevirisi
26:189 Onu yalanladılar ve sonuç olarak Sayvan Gününün cezası kendilerini yakaladı; müthiş bir günün cezasıydı.
Erhan Aktaş - Kerim Kur'an
26:189 Ne var ki onu yalanladılar. Bunun üzerine gölge gününün azabı onları yakaladı. Kuşkusuz o, büyük günün azabıydı.
Süleymaniye Vakfı - Süleymaniye Vakfı Meali
26:189 Onu yalancı yerine koydukları için o gölgeli günün azabı onları çarptı. O, korkunç bir günün azabıydı.
Ali Rıza Safa - Kur'an-ı Kerim Gerçek
26:189 Böylece, Onu yalanladılar. Sonunda, Gölgelik Gün'ün cezası onları yakaladı. Aslında, Büyük Gün'ün cezasıydı.
Mustafa İslamoğlu - Hayat Kitabı Kur’an
26:189 Neticede, onu işte böyle yalanladılar; bunun üzerine onları Gölge Günü'nün azabı yakalayıverdi; gerçekten de o pek korkunç bir günün azabıydı.
Yaşar Nuri Öztürk - Kur'an-ı Kerim Meali
26:189 Onu yalanladılar; bunun üzerine o gölgelik gününün azabı onları yakalayıverdi. O, gerçekten büyük bir günün azabıydı.
Ali Bulaç - Kur'an-ı Kerim ve Türkçe Anlamı
26:189 Sonunda onu yalanladılar, böylece onları o gölgelik gününün azabı yakaladı. Gerçekten o, büyük bir günün azabıydı.
Elmalılı (sadeleştirilmiş) -
26:189 Hülasa onu yalanladılar, kendilerini de o gölge gününün azabı yakalayıverdi. O cidden büyük bir günün azabı idi.
Muhammed Esed - Kur'an Mesajı
26:189 Böylece onu yalanlamış oldular; ve bu yüzden, (kopkoyu) gölgelerle kaplı bir günün azabı onları kıskıvrak yakaladı.
Diyanet İşleri - Kur'an-ı Kerim Türkçe Meali
26:189 Onlar Şu'ayb'ı yalanladılar. Derken gölge gününün azabı onları yakaladı. Şüphesiz o, büyük bir günün azabı idi.
Elmalılı Hamdi Yazır - Kur'an-ı Kerim ve Yüce Meali
26:189 Hasılı onu tekzib ettiler, kendilerini de o zulle gününün azabı alıverdi ki o cidden büyük bir günün azabı idi
Süleyman Ateş - Kur'an-ı Kerim ve Yüce Meali
26:189 Onu yalanladılar, nihayet o gölge gününün azabı, kendilerini yakaladı. Gerçekten o, büyük bir günün azabı idi.
Gültekin Onan -
26:189 Sonunda onu yalanladılar, böylece onları o gölgelik gününün azabı yakaladı. Gerçekten o, büyük bir günün azabıydı.
Hasan Basri Çantay - Kur'an-ı Hakim ve Meal-i Kerim
26:189 Hulasa: Onu tekzib etdiler de kendilerini o gölge gününün azabı yakalayıverdi. Hakıykat bu, o günün büyük azabı idi.
İbni Kesir -
26:189 Onu da yalanladılar ve onları bulutlu bir günün azabı yakaladı. Doğrusu o, büyük bir günün azabı idi.
Şaban Piriş - Kur'an-ı Kerim Türkçe Anlamı
26:189 Onu yalanlamışlardı da, onları bulutlu bir günün azabı yakalamıştı. O, büyük günün azabı idi.
Suat Yıldırım - Kuran-ı Kerim ve Meali
26:189 Hasılı onu yalancı saydılar. Bunun üzerine o gölge gününün azabı onları bastırıverdi. Gerçekten o, müthiş bir günün azabı idi.
Ahmed Hulusi - Türkçe Kur'an Çözümü
26:189 Böylece Onu yalanladılar da bu yüzden o kararan günün şiddetli azabı onları yakaladı... Muhakkak ki o aziym bir sürecin azabı idi.