Fussilet 41:25
وَقَيَّضْنَا لَهُمْ قُرَنَاءَ فَزَيَّنُوا لَهُمْ مَا بَيْنَ أَيْدِيهِمْ وَمَا خَلْفَهُمْ وَحَقَّ عَلَيْهِمُ الْقَوْلُ فِي أُمَمٍ قَدْ خَلَتْ مِنْ قَبْلِهِمْ مِنَ الْجِنِّ وَالْإِنْسِ إِنَّهُمْ كَانُوا خَاسِرِينَ
ve biz musallat ettik onlara birtakım arkadaşlar süslü gösterdiler onlara bulunanı onların önlerinde onların önlerinde ve bulunanı arkalarında ve gerekli oldu kendilerine söz topluluklarına gelip geçmiş olan kendilerinden önce -den cin(ler)- ve insan(lardan) çünkü onlar idiler ziyanda
Ve kayyadna lehum kurenae fe zeyyenu lehum ma beyne eydihim ve ma halfehum ve hakka aleyhimul kavlu fi umemin kad halet min kablihim minel cinni vel ins, innehum kanu hasirin.
Bayraktar Bayraklı - Yeni Bir Anlayışın Işığında Kur'an Meali
41:25 Onlara birtakım arkadaşlar hazırlarız da onlar, bunların yaptıkları ve yapacakları bütün işleri kendilerine güzel gösterirler. Kendilerinden önce gelip geçmiş olan cinler ve insanlar için uygulanan ceza, onlara da gerekli olmuştur. Şüphesiz bunlar tamamen kaybeden bir topluluktur.
Mehmet Okuyan - Kur’an Meal-Tefsir
41:25 Biz onlara birtakım arkadaşlar sardırmıştık1 da onlar, önlerinde ve arkalarında ne varsa hepsini bunlara süslü göstermişlerdi. Kendilerinden önce geçen cinler ve insanlardan oluşan ümmetler hakkında (uygulanacak azap) sözü onlar için de gerçekleşmiştir. Şüphesiz ki onlar kaybedenlerdi.
Dipnot
1- Burada "sebep-sonuç" ilişkisi vardır. Bu ayet şeytanın kimlere dost kılınacağının delilidir. Benzer mesajlar: A‘râf 7:27; Meryem 19:83; Şu‘arâ 26:221-222; Zuhruf 43:36.
Edip Yüksel - Mesaj: Kuran Çevirisi
41:25 Geçmişlerini ve geleceklerini onlara güzel gösteren birtakım arkadaşları onlara atadık. Kendilerinden önce gelip geçmiş cin ve insan toplumları için gerçekleşen o söz kendileri için de geçerli oldu. Onlar kaybetmişlerdi.
Erhan Aktaş - Kerim Kur'an
41:25 Biz, onlara birtakım yandaşlar musallat ettik. Yaptıklarını ve yapacaklarını onlara süslü gösterdiler. Cinn ve insten1, kendilerinden önce gelip geçmiş topluluklarda yürürlükte olan "söz"2 üzerlerine gerçekleşti. Onlar hüsrana uğrayan kimselerdir.
Dipnot
1- "İns ve cinn", Kur'an'da birleşik bir ifade olarak kalıp şeklinde kullanılmaktadır. Bu terkibe, "insanlar ve cinler" şeklinde anlam verilmesi doğru değildir. İns ve Cinn terkip olarak: Yerli yabancı, tanıdık tanımadık, bilinen bilinmeyen kimseler; diğer bir ifade ile herkes, her kim varsa demektir. "Ne var, ne yok" her şeyi içine alan bir anlama sahiptir. Bu terkipteki cinn sözcüğü, "görünmez olan, dumansız ateşten yaratılmış varlık" anlamındaki cinn değildir. Kur'an'ın; Cahiliye'nin cinn algısı bağlamında, cinn kavramını kullanmış olmasının cinler hakkında ontolojik bilgi olarak görülmesi önemli bir yanılgıdır. Kur'an, Cahiliye'nin cinn algısını sapkınlık olarak nitelemekte ve Cahiliye'nin cinlere atfettikleri nitelikleri reddetmektedir. Kur'an'a göre; cinlerin, üstün varlıklar ve üstün güçlere sahip olduğu inancı cahili bir inançtır. Müşriklerin; Nebiye kahin, şair, mecnun lakabı takmaları, onların cinn inançlarının bir sonucudur. Cinn, sözcük olarak, "kapalı, gözükmez varlık ve güç" demektir.
2- Azap sözü.
Süleymaniye Vakfı - Süleymaniye Vakfı Meali
41:25 Başlarına bir takım dostlar sardık; yaptıklarını ve geriye bıraktıklarını (yapmaları gerekip yapmadıklarını) onlara süslü gösterdiler. Daha önce gelmiş insan ve cin toplumlarından olanlar da (tehdit edildikleri şey) başlarına gelince o sözün gerçek olduğunu anladılar ve elbette kaybedenlere dönüştüler.
Ali Rıza Safa - Kur'an-ı Kerim Gerçek
41:25 Onların başına arkadaşlar sardık; yaptıklarını ve yapacaklarını çekici gösterdiler. Kendilerinden önce gelip geçmiş cin ve insan toplulukları için gerçekleşen söz, onlar için de geçerli oldu. Aslında, yitime uğrayanlar onlardır.409
Dipnot
409- Ayetin ilk tümcesi, kimi Kur'an çevirilerinde, "Onların başına birtakım arkadaşlar sardık; onlara, geçmişlerini ve geleceklerini süslü gösterdiler." veya "Kimi yakın kimseleri, onların üzerine kabuk gibi kaplattık; önlerinde ve arkalarında olanları, kendilerine süslü gösterdiler." veya "Şeytanlardan dostları, onların başına sardık; hem önlerindeki ahiret işini hem de arkalarındaki dünya işini süslediler." veya "Şeytani dürtülerini, öteki kişilikleri olarak onlara musallat ettik; önlerine serilenle, bilgi alanlarının dışında kalanı onlara güzel gösterdiler." biçiminde çevrilmiştir.
Mustafa İslamoğlu - Hayat Kitabı Kur’an
41:25 Zira onların başına güdümüne girecekleri yoldaşlar musallat ettik; bunlar, önlerinde olanı da arkalarında kalanı da kendilerine süslü gösterdiler; işte böylece, kendilerinden önce gelip geçmiş olan görünür görünmez varlıklardan nice topluluklar hakkındaki vaad onlar için de gerçekleşmiş oldu: şüphe yok ki onlar, daima kaybeden taraf oldular.
Yaşar Nuri Öztürk - Kur'an-ı Kerim Meali
41:25 Biz onları birtakım yakınlarla/dostlarla çevreleyip sardık da onlar, önlerinde ve arkalarında ne varsa bunlara süslü gösterdiler. Kendilerinden önceki cin ve insan ümmetleri için hak olan söz, bunlar aleyhine de hak oldu. Çünkü bunlar, hüsrana uğrayanlardı.
Ali Bulaç - Kur'an-ı Kerim ve Türkçe Anlamı
41:25 Biz onlara birtakım yakın kimseleri 'kabuk gibi üzerlerine kaplattık', onlar da, önlerinde ve arkalarında olanları kendilerine süslü gösterdiler. Cinlerden ve insanlardan kendilerinden önce gelip geçmiş ümmetlerde (yürürlükte tutulan azab) sözü onların üzerine hak oldu. Çünkü onlar, hüsrana uğrayan kimselerdi.
Elmalılı (sadeleştirilmiş) -
41:25 Hem onlara bir takım yanaşıklar sardırmışızdır da (tebelleş ettirmişizdir de) onlar, kendilerine önlerindekini ve arkalarındakini süsleyivermişlerdir. Cinlerden ve insanlardan kendilerinden önce geçen ümmetler içinde onların aleyhine de (azap) söz(ü) hak olmuştur; çünkü hep kendilerine yazık etmişlerdir.
Muhammed Esed - Kur'an Mesajı
41:25 ve (Bize karşı isyankar olduklarından,) onlara (şeytani dürtülerini) öteki kişilikleri (olarak) musallat ettik; ve bunlar, önlerine serilmiş olan ile, bilgi alanlarının dışında kalanı kendilerine güzel gösterdi. Ve böylece, kendilerinden önce gelip geçmiş olan diğer (günahkar) insan ve görünmeyen varlık toplulukları için geçerli olan (ceza) vaadi onlar için de geçerli olacak. Kuşkusuz onlar(ın hepsi) hüsrana uğrayacaktır!
Diyanet İşleri - Kur'an-ı Kerim Türkçe Meali
41:25 Biz onların başına birtakım arkadaşlar sardık da bu arkadaşlar onlara geçmişlerini ve geleceklerini süslü gösterdiler. Böylece kendilerinden önce gelip geçmiş olan cin ve insan toplulukları ile ilgili o söz (azap), onlar için de gerçekleşti. Çünkü onlar ziyana uğrayanlardı.
Elmalılı Hamdi Yazır - Kur'an-ı Kerim ve Yüce Meali
41:25 Hem onlara bir takım yanaşıklar saldırmışızdır da onlar, onlara önlerindekini ve arkalarındakini ziynetleyivermişlerdir. Cin ve İnsten önlerinden geçen ümmetler içinde onların aleyhine de söz hakk olmuştur, çünkü hep kendilerine yazık etmişlerdir
Süleyman Ateş - Kur'an-ı Kerim ve Yüce Meali
41:25 Biz onlara birtakım (kötü) arkadaşlar sardırdık. Onların önlerinde ve arkalarında bulunan herşeyi onlara süslü gösterdiler (yaptıkları işlerin güzel olduğunu söylediler). Kendilerinden önce gelip geçmiş olan cin ve insan topluluklarına (uygulanan) söz, kendilerine de gerekli oldu (bunlar da azabı hak ettiler), çünkü hep ziyanda idiler.
Gültekin Onan -
41:25 Biz onlara birtakım yakın kimseleri 'kabuk gibi üzerlerine kaplattık', onlar da, önlerinde ve arkalarında olanları kendilerine süslü gösterdiler. Cinlerden ve insanlardan kendilerinden önce gelip geçmiş ümmetlerde [yürürlükte tutulan azab] sözü onların üzerine hak oldu. Çünkü onlar hüsrana uğrayan kimselerdi.
Hasan Basri Çantay - Kur'an-ı Hakim ve Meal-i Kerim
41:25 Biz onlara bir takım yanaşmaları sebeb yapdık da önlerinde ne var, ardlarında ne varsa onlar bunları süslü gösterdiler. Cinden, insandan kendilerinden evvel geçmiş (ve helak olmuş) ümmetler içinde (işte) bunlara karşı da o söz hak olmuşdur. Çünkü onlar (ın hepsi) hüsrana düşenlerdi.
İbni Kesir -
41:25 Biz; onlara bir takım yoldaşlar kattık da önlerindekini ve arkalarındakini onlara süslü gösterdiler. Gerek cinnlerden, gerekse insanlardan kendilerinden önce geçmiş ümmetler içinde aleyhlerinde söz hak olmuştur. Doğrusu onlar, hüsrana uğrayanlardı.
Şaban Piriş - Kur'an-ı Kerim Türkçe Anlamı
41:25 Onlara yakın arkadaşlar musallat etmiştik de onlara önlerindekini ve arkalarındakini süslü göstermişlerdi. Kendilerinden önce geçmiş cin ve insan toplumlarına gerçekleşen azap sözü, bunlar üzerine de gerçekleşmişti de, onlar, hüsrana uğrayanlar olmuşlardı.
Suat Yıldırım - Kuran-ı Kerim ve Meali
41:25 Biz onların yanına birtakım arkadaşlar katarız. Bunlar, onların önlerinde ve arkalarında ne varsa yaptıkları her türlü işi süsler, cazip gösterirler. Böylece cinlerden ve insanlardan gelmiş geçmiş toplumlar hakkında yürürlükte olan cezalandırma hükmü, onlar hakkında da gerekli olur.Çünkü onların hepsi kendilerini hüsrana atmışlardı.
Ahmed Hulusi - Türkçe Kur'an Çözümü
41:25 Onlar için karinler (şeytani fikirliler {cin veya ins}) hazırladık ki; (bu yakın arkadaşlar) yapmakta olduklarını ve yapmayı hayal ettikleri arzularını onlara süslü gösterdiler! Cin ve insten, onlardan önce gelip - geçmiş ümmetler hakkındaki hükmü, bunlar aleyhine de hak oldu... Muhakkak ki onlar hüsrana uğrayanlardı!