Araf 7:164
وَإِذْ قَالَتْ أُمَّةٌ مِنْهُمْ لِمَ تَعِظُونَ قَوْمًا اللَّهُ مُهْلِكُهُمْ أَوْ مُعَذِّبُهُمْ عَذَابًا شَدِيدًا قَالُوا مَعْذِرَةً إِلَىٰ رَبِّكُمْ وَلَعَلَّهُمْ يَتَّقُونَ
artık dedi bir topluluk içlerinden niçin? öğüt veriyorsunuz bir kavme Allah'ın helak edeceği yahut azabedeceği bir azapla şiddetli dediler ki ma'zeret için Rabbinize ve belki korunurlar (diye)
Ve iz kalet ummetun minhum lime teizune kavmenillahu muhlikuhum ev muazzibuhum azaben şedida, kalu ma'zireten ila rabbikum ve leallehum yettekun.
Bayraktar Bayraklı - Yeni Bir Anlayışın Işığında Kur'an Meali
7:164 İçlerinden bir grup, "Allah'ın helak edeceği, yahut şiddetli bir azapla cezalandıracağı bir topluma ne diye öğüt verip duruyorsunuz?" deyince onlar, "Rabbimize karşı bir mazeret olsun diye ve bir de sakınırlar ümidiyle" şeklinde cevap verdiler.
Mehmet Okuyan - Kur’an Meal-Tefsir
7:164 Hani içlerinden bir topluluk1 da "Allah'ın kendilerini (dünyada) helak edeceği veya (ahirette) şiddetli bir şekilde azap edeceği bir halka ne diye öğüt veriyorsunuz?" dediklerinde, (öğüt verenler) şöyle demişlerdi: "Rabbinize mazeret(imiz) olsun; bir de umulur ki takvâlı (duyarlı) olurlar diye (öğüt veriyoruz)."2
Dipnot
1- Ayetin bu cümlesinde sözü edilen kişiler "Cumartesi Yasağı"nı ihlal etmeyenler arasındaki bir gruptur. Bu kişiler yine aynı grupta yer alan ve yasağı ihlal edenlere öğüt veren gruba seslenerek, "Allah'ın kendilerini helak edeceği veya şiddetli bir azaba çarptıracağı bu topluluğa ne diye öğüt veriyorsunuz?" diyerek çıkışmıştı. Bu yoruma göre o toplumda biri isyankâr, diğeri de isyana karışmayan iki grup vardı. Ancak isyankâr olmayanlar da kendi aralarında ikiye ayrılmıştı. İşte bu ve devam eden cümledeki konuşmalar, isyankâr olmayan iki grup arasında gerçekleşmiş sayılmaktadır.
2- Bu ayette uyarı görevinin sürdüğü dile getirilmektedir. Uyarının gerekliliği, amacı, uyarıdan kimlerin yararlanacağı vs. ile ilgili mesajlar için bkz. Bakara 2:6; Mâide 5:63, 79; En‘âm 6:69; Hûd 11:116; Yâsîn 36:10; Zâriyât 51:55; Tûr 52:29; Mürselât 77:5-6; A‘lâ 87:9; Ğâşiye 88:21.
Edip Yüksel - Mesaj: Kuran Çevirisi
7:164 İçlerinden bir topluluk: "ALLAH'ın helak edeceği veya çetin bir biçimde azaplandıracağı bir halka ne diye öğüt veriyorsunuz" dedi. Dediler ki: "Efendinizden özür dileyin" belki dinleyip kurtulurlar.
Erhan Aktaş - Kerim Kur'an
7:164 Onlardan bir topluluk dedi ki: "Allah'ın yok edeceği veya şiddetli bir azap ile cezalandıracağı bir halka ne diye öğüt veriyorsunuz?" Dediler ki: "Rabb'inize mazeret1 beyan etmek için ve bir de belki takva2 sahibi olurlar."
Dipnot
1- Biz bize düşeni yaptık, sorumluluğumuzu yerine getirdik demek için.
2- Takva, korunmak, önlemek, saklamak. Kişinin vahye içtenlikle uyarak kendisini kötü, zararlı ve tehlikeli şeylere karşı koruması ve güvene almasıdır. Takva, sözcük olarak zarar verecek şey ile korunacak şey arasına konan engel demektir.
Süleymaniye Vakfı - Süleymaniye Vakfı Meali
7:164 İçlerinden bir toplum (ümmet) şöyle demişti: "Allah'ın etkisizleştireceği ya da ağır azaba uğratacağı bir topluluğa (kavime) ne diye öğüt veriyorsunuz?" Dediler ki "Rabbinize karşı mazaretimiz1 olsun diye. Belki de (bu uyarılarımız sayesinde) çekinip kendilerini korurlar"
Dipnot
1- Her müslümanın çevresindeki olaylara karşı duyarlı olması gerektiği ve yanlışlıklara uyarı seviyesinde müdahale etmesinin gerektiğinin delildir. Etrafımızda gelişen yanlışlıklara, aşırılıklara ve çirkinliklere karşı ilgisiz veya içe kapanık kalma durumumuzun mazeret olamayacağı ayetin açık hükmü kapsamındadır.
Ali Rıza Safa - Kur'an-ı Kerim Gerçek
7:164 Aralarından bir topluluk, şöyle dedi: "Allah'ın yıkıma uğratacağı veya yaman biçimde cezalandıracağı bir topluma, neden öğüt veriyorsunuz?" Şu yanıtı verdiler: "Efendinize bir açıklama yapabilmek için; belki sorumluluk bilincine erişirler diye!"
Mustafa İslamoğlu - Hayat Kitabı Kur’an
7:164 Ne zaman ki onlardan bir topluluk (söz konusu sapkınlara karşı çıkanlara), "Niçin Allah'ın (bu dünyada) helak edeceği, veya (ahirette) şiddetli bir azaba uğratacağı birilerine öğüt verip duruyorsunuz ki?" dediklerinde, onlar şu cevabı verdiler: "Rabbinizin katında sorumlu olmayalım diye; bir de, belki sorumluluklarını hatırlarlar umuduyla!"
Yaşar Nuri Öztürk - Kur'an-ı Kerim Meali
7:164 İçlerinden bir topluluk şöyle dedi: "Allah'ın helak edeceği yahut şiddetli bir azapla azaplandıracağı bir topluma ne diye öğüt verip duruyorsunuz? Dediler ki: "Rabbinize karşı bir mazeret olsun diye ve bir de korunup sakınırlar ümidiyle."
Ali Bulaç - Kur'an-ı Kerim ve Türkçe Anlamı
7:164 Onlardan bir topluluk: "Allah'ın kendilerini helak etmek veya şiddetli bir azaba uğratmak istediği bir kavme ne diye öğüt veriyorsunuz?" dediğinde "Rabbinize karşı bir özür için ve bir ihtimal sakınabilirler, diye" dediler.
Elmalılı (sadeleştirilmiş) -
7:164 Ve içlerinden bir topluluk: "Ne diye Allah'ın helak edeceği veya çetin bir azapla cezalandıracağı bir kavme nasihat veriyorsunuz?" dediği vakit onlar dediler ki: "Rabbiniz tarafından mazur sayılmamız için, bir de bakarsınız belki Allah'tan korkar sakınırlar diye."
Muhammed Esed - Kur'an Mesajı
7:164 Ve ne zaman onların içinden bazıları, (Sebt günü bozguncularını durdurmaya çalışan kimselere): "Allahın zaten ortadan kaldırmak yahut (en azından) zorlu bir azapla cezalandırmak üzere olduğu bir topluluğa ne diye öğüt veriyorsunuz" diye sorduklarında, bu erdemli kişiler şöyle cevap verdiler: "Rabbinizin katında sorumlu olmayalım diye; ve (bir de, bu bozguncular) belki böylece Allaha karşı sorumluluk bilincine erişirler diye!"
Diyanet İşleri - Kur'an-ı Kerim Türkçe Meali
7:164 Hani onlardan bir topluluk demişti ki: "Siz, Allah'ın helak edeceği veya şiddetli bir azaba uğratacağı bir kavme ne diye (boş yere) öğüt veriyorsunuz?" Onlar da, "Rabbinize bir mazeret beyan etmek için, bir de belki Allah'a karşı gelmekten sakınırlar diye (öğüt veriyoruz)" demişlerdi.
Elmalılı Hamdi Yazır - Kur'an-ı Kerim ve Yüce Meali
7:164 Ve içlerinden bir ümmed niçin Allahın helak edeceği veya şiddetli bir azab ile ta'zib eyliyeceği bir kavme va'z ediyorsunuz dediği vakit o va'ızlar dediler ki: rabbınıza i'tizar edebileceğimiz bir ma'ziret olmak için, bir de ne bilirsiniz belki Allahtan korkar sakınırlar
Süleyman Ateş - Kur'an-ı Kerim ve Yüce Meali
7:164 İçlerinden bir topluluk: "Allah'ın helak edeceği, yahut şiddetli bir şekilde azabedeceği bir kavme artık ne diye öğüt veriyorsunuz?" dedi. Dediler ki: "Rabbinize ma'zeret (beyan edebilmek) için, bir de belki korunurlar diye (öğüt veriyoruz)."
Gültekin Onan -
7:164 İçlerinden bir ümmet: "Tanrı'nın kendilerini helak etmek veya şiddetli bir azaba uğratmak istediği bir kavme ne diye öğüt veriyorsunuz?" dediğinde "Rabbinize karşı bir özür için veya bir ihtimal sakınabilirler diye" dediler.
Hasan Basri Çantay - Kur'an-ı Hakim ve Meal-i Kerim
7:164 Hani içlerinden bir ümmet: "Allahın kendilerini (dünyada) helak edeceği veya (ahiretde) çetin bir azab ile cezalandıracağı bir kavme ne diye öğüd veriyorsunuz?" dediği zaman onlar (o va'z edenler) de: "Rabbinize özür (dilemiye yüzümüz olsun) için. Umulur ki sakınırlar" demişlerdi.
İbni Kesir -
7:164 Hani, içlerinden bir topluluk demişti ki: Allah'ın kendilerini helak edeceği veya çetin bir azab ile cezalandıracağı bir kavme ne diye öğüt veriyorsunuz? Onlar da: Rabbınıza karşı mazeret olsun ve belki sakınırlar diye, demişlerdi.
Şaban Piriş - Kur'an-ı Kerim Türkçe Anlamı
7:164 Onlardan bir topluluk şöyle diyordu: -Allah'ın helak edeceği ve şiddetli bir ceza ile cezalandıracağı topluma niye öğüt veriyorsunuz? -Rabbinize karşı bir mazeret olsun ve belki sakınırlar! diye cevap verdiler..
Suat Yıldırım - Kuran-ı Kerim ve Meali
7:164 Hani onlardan bir cemaat: "Allah'ın yerle bir edeceği veya şiddetli bir felaket göndereceği şu güruha ne diye boşuna öğüt verip duruyorsunuz?" demişti. O salih kişiler de: "Rabbinize mazeret arz edebilmek için! Bir de ne bilirsiniz, olur ki Allah'a karşı gelmekten nihayet sakınırlar ümidiyle öğüt veriyoruz." diye cevap verdiler.
Ahmed Hulusi - Türkçe Kur'an Çözümü
7:164 Hani onlardan bir ümmet şöyle dedi: "Allah'ın kendilerini helak edeceği yahut şiddetli bir azapla azaplandıracağı bir kavme niçin öğüt veriyorsunuz?"... Dediler ki: "Rabbiniz indinde mesuliyetimiz kalksın diye; ayrıca belki onlar da korunurlar (diye). "