Ahkaf - 46:26
Sizi yerleştirmediğimiz yerlere yerleştirmiştik onları. Onlara işitme ve görme duyuları ile beyinler vermiştik. Allah'ın ayetlerini bile bile inkar ettikleri için ne işitme, ne görme duyuları ve ne de beyinleri onlara hiç bir yarar sağlamadı. Alaya aldıkları şeyler kendilerini çepeçevre kuşatıverdi.
Eğlenceye aldıkları şey (elçilerin tehditi) onları kuşattı:
Ahkaf/46:22
"Bizi tanrılarımızdan saptırmak için mi bize geldin? Doğru sözlü isen bize söz verdiğini getir bakalım," dediler.
Ahkaf/46:24
Nihayet onun yayılarak vadilerine yönelmiş olduğunu gördüklerinde, "Bu, bize yağmur yağdıracak bir buluttur," dediler. Hayır, bu sizin gelmesi için meydan okuduğunuz acı bir azaba sahip bir fırtınadır.
Araf/7:77
Deveyi işkence ederek kestiler ve Rab'lerinin emrine baş kaldırdılar: "Salih, gerçekten elçilerden birisi isen, bizi tehdit ettiğin azabı başımıza getir," dediler.
Araf/7:78
Bunun üzerine, onları o sarsıntı yakaladı; evlerinde dizüstü çöküverdiler.
Ankebut/29:28
Lutu da gönderdik. Halkına dedi ki: "Sizden önce hiç kimsenin işlemediği boyutta bir günahı işliyorsunuz."
Ankebut/29:29
"Siz erkeklerle cinsel ilişki kuruyor, yolları kesiyor ve toplantılarınızda her kötülüğü işliyorsunuz." Halkının biricik karşılığı, "Doğrulardan isen Allah'ın azabını getir bakalım,"demeleri oldu.
Araf/7:70
Dediler ki: "Sadece Allah'a kulluk edelim ve atalarımızın kulluk/hizmet ettiklerini terk edelim diye mi bize geldin? Doğru sözlü isen bizi kendisiyle tehdit ettiğin şeyi getir bakalım."
Araf/7:71
Dedi ki: "Rabbinizden bir azap ve öfkeye mahkum edilmiş bulunuyorsunuz. Sizin ve atalarınızın uydurduğu ve Allah'ın kendilerine hiçbir güç vermediği isimler konusunda mı benimle tartışıyorsunuz? Bekleyiniz, ben de sizinle birlikte bekleyenlerdenim."
Araf/7:72
Bizden bir rahmet olarak, onu ve onunla birlik olanları kurtardık. Ayetlerimizi yalanlayarak inanmayanların da ardını kestik.
Hud/11:32
Dediler ki: "Ey Nuh, sen bizimle tartıştın ve bizimle tartışmayı uzattın. Doğru sözlü isen haydi bizi tehdit ettiğin şeyi getir bakalım."
Hud/11:36
Nuh'a vahyedildi: "şu ana kadar inanmış olanların dışında artık halkından hiç kimse inanmayacaktır. Onların tavırları seni üzmesin."
Hud/11:37
"Gözetimimiz altında vahyimizle gemiyi yap. Zalimler için bana baş vurma; onlar suda boğulacaklardır."
Hud/11:96
Musa'yı ayetlerimizle (mucize ve vahyimizle) ve kesin bir yetkiyle gönderdik.
Hud/11:97
Firavun ve konseyine... Ancak onlar Firavun'un buyruğuna uydular. Firavunun buyruğu ise akıllıca değildi.
Hud/11:98
Diriliş gününde halkına öncülük edip onları ateşe sokacaktır. Girdikleri yer ne kötü bir mekandır!
Hud/11:99
Burada da, ahirette de peşlerine lanet takılmıştır. Aldıkları armağan ne kötü armağandır!
Hud/11:100
Sana bu aktardıklarımız, o kentlerin haberlerindendir. Onlardan kimi hala ayakta, kimi de biçilmiştir.
Hud/11:101
Biz onlara zulmetmedik, onlar kendi kendilerine zulmettiler. Rabbin emri geldiği zaman, Allah'tan başka yalvardıkları tanrıları onları hiç bir şeyden kurtaramadı. Aslında, onların yalnızca ziyanlarını arttırdı.
Hud/11:102
İşte Rabbin, zulmetmekte olan kentleri yakaladığı zaman böyle yakalar. O'nun yakalaması acıdır, çetindir.
Ankebut/29:30
"Rabbim, şu bozguncu topluluğa karşı bana zafer ver,"dedi.
Ankebut/29:34
"Yoldan çıktıkları için, biz bu kentin üzerine gökten bir felaket indireceğiz."
Ankebut/29:36
Medyen'e de kardeşleri Şuayb'ı... "Halkım, Allah'a kulluk edin, ahiret gününü arayın ve yeryüzünde bozgunculuk yaparak karışıklık çıkarmayın,"demişti.
Ankebut/29:37
Onu yalanladılar, nihayet kendilerini bir deprem yakaladı ve evlerinde diz üstü çöküp kaldılar.
Ankebut/29:38
Aynı şekilde, Ad ve Semud'u da... Akibetleri, oturmuş oldukları yerlerden size belli olmaktadır. şeytan işlerini onlara süslü göstererek onları yoldan saptırdı. Halbuki görüp anlayacak yeteneğe sahiptiler.
Ankebut/29:39
Karun, Firavun ve Haman'ı da... Musa, onlara apaçık delillerle gitmişti; ancak onlar yeryüzünde büyüklük tasladılar. Atlatıp kaçamadılar.
Ankebut/29:40
Hepsini günahlarıyla yakaladık. Onlardan kimine çılgın bir fırtına gönderdik, kimini korkunç bir ses yakaladı, kimini yerin dibine geçirdik, kimini de boğduk. Onlara zulmeden Allah değildi; onlar kendi kendilerine zulmediyorlardı.