بِسْمِ اللّٰهِ الرَّحْمٰنِ الرَّح۪يمِ
18:61 İki denizin birleştiği yere vardıklarında, balıklarını unuttular. Sinsice kayıp denizin yolunu tuttu.
18:62 Orayı geçtiklerinde, genç yoldaşına, "Yemeğimizi getir. Bu yolculuğumuz bizi gerçekten yordu," dedi.
18:63 Dedi ki: "Bak gördün mü, o kayalığa vardığımızda balığı unuttum. Onu bana şeytan unutturdu ve böylece denizde yolunu tutup gitti. Ne kadar da ilginç!"
18:64 (Musa:) "İşte aradığımız yer orası idi," dedi ve böylece izleri üzerinde geri döndüler.
18:65 Katımızdan kendisine rahmet verdiğimiz ve bilgimizden öğrettiğimiz kullarımızdan bir kulu buldular.
18:66 Musa ona, "Sana öğretilenden, aydınlatıcı prensipleri bana öğretmen için seni izleyebilir miyim," deyince,
18:69 Dedi: "Allah dilerse beni sabırlı bulacaksın; sana hiç bir işte karşı gelmeyeceğim."
18:70 Dedi: "Bana uyacaksan, ben sana anlatmadıkça bana hiç bir şey hakkında soru sorma."
18:71 Böylece yürüdüler. Nihayet gemiye bindiklerinde, onda delik açtı. "Halkını boğmak için mi gemide delik açtın? Gerçekten müthiş bir iş yaptın," dedi.
18:73 "Unuttuğum şeyden dolayı beni kınama; bu işimde bana güçlük çıkarma," dedi.
18:74 Böylece yürüdüler. Nihayet bir delikanlıya rastladıklarında onu hemen öldürdü. "Kimseye kıymamış suçsuz bir kimseyi niçin öldürdün? Sen, çok kötü bir iş yaptın," dedi
18:76 "Sana daha başka bir şey sorarsam o zaman artık benimle arkadaş olma. Benden yeterli özür dinledin," dedi.
18:77 Böylece yürüdüler. Nihayet bir köy halkına rastladılar ve halkından yiyecek istediler. Fakat onları misafir kabul etmeyi reddettiler. Derken orada yıkılmak isteyen bir duvar buldular, hemen onu doğrultuverdi. "Dileseydin, o işten dolayı bir ücret alabilirdin," dedi.
18:78 Dedi ki: "İşte bu, benim seninle olan beraberliğimin sonudur. Dayanamadığın şeylerin açıklamasını ise sana bildireceğim."
18:79 "Gemi, denizde çalışan yoksul (balıkçı)lara aitti. Gemiyi kusurlu yapmak istedim; zira peşlerinde, tüm gemileri zorla ele geçiren bir kral vardı."
18:80 "Çocuğa gelince, ana babası iki inanan kişi idi. Taşkınlık ve nankörlük ile o ikisine yük olmasından endişelendik."