26:181
"Ölçüyü tam uygulayın. Kandıranlardan olmayın."
اَوْفُوا الْكَيْلَ وَلَا تَكُونُوا مِنَ الْمُخْسِر۪ينَۚ
|
26:182
"Doğru ölçek ile tartınız."
وَزِنُوا بِالْقِسْطَاسِ الْمُسْتَق۪يمِۚ
|
26:183
"Halkın hakkını kısmayın ve yeryüzünde kötülük işleyerek karışıklık çıkarmayın."
وَلَا تَبْخَسُوا النَّاسَ اَشْيَٓاءَهُمْ وَلَا تَعْثَوْا فِي الْاَرْضِ مُفْسِد۪ينَۚ
|
26:184
"Sizi ve önceki nesilleri yaratanı sayıp dinleyin."
وَاتَّقُوا الَّذ۪ي خَلَقَكُمْ وَالْجِبِلَّةَ الْاَوَّل۪ينَۜ
|
26:185
Dediler ki, "Sen büyülenmişsin."
قَالُٓوا اِنَّـمَٓا اَنْتَ مِنَ الْمُسَحَّر۪ينَۙ
|
26:186
"Sen sadece bizim gibi bir insansın ve biz senin yalan söylediğine inanıyoruz."
وَمَٓا اَنْتَ اِلَّا بَشَرٌ مِثْلُنَا وَاِنْ نَظُنُّكَ لَمِنَ الْكَاذِب۪ينَۚ
|
26:187
"Doğru sözlü isen üzerimize gökten kütleler indir."
فَاَسْقِطْ عَلَيْنَا كِسَفاً مِنَ السَّمَٓاءِ اِنْ كُنْتَ مِنَ الصَّادِق۪ينَۜ
|
26:188
Dedi ki, "Rabbim sizin ne yaptığınızı çok iyi bilir."
قَالَ رَبّ۪ٓي اَعْلَمُ بِمَا تَعْمَلُونَ
|
26:189
Onu yalanladılar ve sonuç olarak Sayvan Gününün cezası kendilerini yakaladı; müthiş bir günün cezasıydı.
فَكَذَّبُوهُ فَاَخَذَهُمْ عَذَابُ يَوْمِ الظُّلَّةِۜ اِنَّهُ كَانَ عَذَابَ يَوْمٍ عَظ۪يمٍ
|
26:190
Bunda bir ders var; ancak çoğunluk inanmaz.
اِنَّ ف۪ي ذٰلِكَ لَاٰيَةًۜ وَمَا كَانَ اَكْثَرُهُمْ مُؤْمِن۪ينَ
|
26:191
Kuşkusuz, senin Rabbin Üstündür, Rahimdir.
وَاِنَّ رَبَّكَ لَهُوَ الْعَز۪يزُ الرَّح۪يمُ۟
|
26:192
Bu, evrenlerin Rabbinin indirdiği vahiydir.
وَاِنَّهُ لَتَنْز۪يلُ رَبِّ الْعَالَم۪ينَۜ
|
26:193
Onu Güvenilir Ruh (Cebrail) indirmiştir.
نَزَلَ بِهِ الرُّوحُ الْاَم۪ينُۙ
|
26:194
Senin kalbine... Uyarıcılardan biri olasın diye.
عَلٰى قَلْبِكَ لِتَكُونَ مِنَ الْمُنْذِر۪ينَۙ
|
26:195
Apaçık Arapça bir dille.
بِلِسَانٍ عَرَبِيٍّ مُب۪ينٍۜ
|
26:196
Daha önceki kitaplarda da anılmıştır.
وَاِنَّهُ لَف۪ي زُبُرِ الْاَوَّل۪ينَ
|
26:197
İsrailoğulları bilginlerinin onu bilmiş olması onlar için yeterli bir delil oluşturmuyor mu?
اَوَلَمْ يَكُنْ لَهُمْ اٰيَةً اَنْ يَعْلَمَهُ عُلَمٰٓؤُ۬ا بَن۪ٓي اِسْرَٓائ۪لَۜ
|
26:198
Onu bir takım yabancılara indirseydik,
وَلَوْ نَزَّلْنَاهُ عَلٰى بَعْضِ الْاَعْجَم۪ينَۙ
|
26:199
Ve onu onlara okusaydı ona inanmayacaklardı.
فَقَرَاَهُ عَلَيْهِمْ مَا كَانُوا بِه۪ مُؤْمِن۪ينَۜ
|
26:200
İşte biz onu suçluların kalplerine böylece (yabancı bir dil gibi) sokarız.
كَذٰلِكَ سَلَكْنَاهُ ف۪ي قُلُوبِ الْمُجْرِم۪ينَۜ
|