Vakıa - 56:67
"Doğrusu, yoksun bırakıldık."
65, 66, 67 ayetleri bağlamında; Rabbimiz, kendilerini düzeltmeleri ve yönelmeleri için, toplumları iyilikler ve kötülüklerle sınar:
Kalem/68:17
Onları sınadık; tıpkı bahçe sahiplerini sınadığımız gibi. Sabahleyin devşireceklerine yemin etmişlerdi.
Kalem/68:18
Bundan hiç bir kuşkuları yoktu.
Kalem/68:19
Onlar uykudayken Rabbin tarafından gönderilen bir ziyaretçi (fırtına) bahçelerini ziyaret etti.
Kalem/68:20
Ve bahçe meyvesiz kalmıştı.
Kalem/68:21
Sabahleyin birbirlerine seslendiler:
Kalem/68:22
"Devşirecekseniz, haydi ekinlerinize erken varın."
Kalem/68:23
Derken yola çıktılar, aralarında konuşuyorlardı.
Kalem/68:24
"Sakın, bugün hiçbir yoksul oraya yanınıza girmesin."
Kalem/68:25
Sonuçtan emin bir halde erken vardılar.
Kalem/68:26
Fakat bahçeyi görünce, "Biz yolu şaşırdık," dediler.
Kalem/68:27
"Yok, doğrusu biz yoksun bırakıldık."
Kalem/68:28
Ortancaları (erdemlileri), "Ben size demedim mi? Rabbinizi yüceltmeniz gerekmez miydi?" dedi.
Kalem/68:29
Dediler ki, "Rabbimiz yücedir. Biz zalimler imişiz."
Kalem/68:30
Ve hemen birbirlerini suçlamaya başladılar.
Kalem/68:31
Dediler ki, "Yazıklar olsun bize. Azgınmışız."
Kalem/68:32
"Belki Rabbimiz bize daha iyisini verir. Biz umutla Rabb'imize yöneliyoruz."
Kalem/68:33
İşte azap böyledir. Ahiret azabı ise daha büyüktür. Bir bilselerdi.
Tevbe/9:126
Her sene, bir iki defa belalarla sınandıklarını görmüyorlar mı? Buna rağmen ne tevbe ediyorlar, ne de öğüt alıyorlar.
Rum/30:41
Halkın elleriyle işledikleri yüzünden karada ve denizde felaketler yaygınlaştı. Böylece, (kötülükten) dönerler diye yaptıklarının bir kısmını onlara tattırıyor.
Enam/6:42
Senden önceki toplumlara da elçiler gönderdik. Yalvarsınlar diye onları darlık ve sıkıntılarla sınadık.
Enam/6:43
Hiç olmazsa başlarına musibetimiz geldiğinde yalvarsalardı! Fakat kalpleri katılaştı ve şeytan işlerini kendilerine süslü gösterdi.
Araf/7:94
Her ne zaman bir ülkeye bir peygamber gönderdiysek, yalvarsınlar diye halkını darlık ve sıkıntıya uğrattık.
Müminun/23:76
Onları cezaya çarptırmamıza rağmen Rab'lerine boyun eğmediler, yalvarmadılar.
Araf/7:95
Sonra kötülüğün yerine iyiliği getirdik. Ne var ki anlayışlarını yitirdiler: "Sıkıntı ve refah atalarımıza da dokunmuştu," dediler. Bunun üzerine, haberleri olmadan onları ansızın yakaladık.
Yasin/36:17
"Bizim görevimiz, açıkça duyurmaktan ibarettir."
Yasin/36:18
Dediler ki, "Sizin yüzünüzden uğursuzluğa uğradık. Eğer son vermezseniz sizi taşlarız ve bizden size acı bir ceza dokunacaktır."
Yasin/36:19
Dediler ki, "Uğursuzluğunuz sizden kaynaklanmaktadır. Size uyarıda bulunulduğu için mi? Siz gerçekten sınırı aşan bir topluluksunuz."
Neml/27:47
Dediler ki, "Sen ve beraberindekiler bize uğursuzluk getirdiniz." Dedi ki, "Sizin uğursuzluğunuz Allah'tan gelmektedir. Doğrusu siz sınava sokulan bir toplumsunuz."
Araf/7:130
Firavun tarafını, öğüt alsınlar diye yıllarca kuraklık ve ürün kıtlığına mahkum ettik.
Araf/7:131
Kendilerine bir iyilik geldiği zaman, "Bunu biz hak ettik," derler, kendilerine bir kötülük dokunduğu zaman ise Musa ve beraberindekileri uğursuzlukla suçlarlardı. Doğrusu, onların uğursuzluğu Allah tarafından kararlaştırılır. Ancak çokları bilmezler.
Araf/7:132
"Bizi büyülemek için ne kadar mucize (ayet) getirirsen getir, biz sana inanacak değiliz," dediler.
Araf/7:133
Üzerlerine tufan, çekirge, haşarat, kurbağa ve kan gibi ayrı ayrı işaretler gönderdik. Buna rağmen büyüklük taslamaya devam ettiler ve suçlu bir topluluk oldular.
Araf/7:134
Her ne zaman başlarına bir musibet gelse, "Ey Musa, sana verdiği sözden dolayı Rabbine yalvar. Bizi bu felaketlerden kurtarırsan sana inanır ve İsrailoğullarını da seninle beraber yollarız," dediler.
Araf/7:136
Bunun üzerine onlardan öç aldık. Ayetlerimizi yalanlayıp aldırış etmedikleri için onları denizde boğduk.
Zümer/39:49
İnsana bir kötülük dokunduğu zaman bizi çağırır; ancak ona bir nimet verdiğimiz zaman ise: "Bu, bana bilgimden dolayı verilmiştir," der. Aslında o bir testtir, ne var ki çokları bilmez
Duhan/44:10
Göğün apaçık bir dumanı getireceği günü gözetle.
Duhan/44:11
İnsanları çepeçevre saracaktır; bu acı bir azaptır.
Duhan/44:12
"Rabbimiz, bizden bu azabı kaldır; biz inanıyoruz."
Duhan/44:13
Mesaja aldırış etmediler. Halbuki kendilerine apaçık bir elçi gelmişti.
Duhan/44:14
Sonra ondan yüz çevirdiler ve, "Öğrenim görmüş bir deli!" dediler.
Duhan/44:15
Biz azabı birazcık kaldıracağız; ama siz yine döneceksiniz.
Duhan/44:16
Asıl o büyük yakalama ile yakaladığımızda öc alırız.