Araf - 7:36
Büyüklük taslayarak ayetlerimizi yalanlayanlar ise ateş halkıdır; orada ebedi kalıcıdırlar.
Allah'ın ayetlerini nasıl alaya aldılar/yalanladılar/inkar ettiler?
Tevbe/9:64
İkiyüzlüler, kalplerindekini kendilerine haber verecek bir surenin inmesinden çekiniyorlar. De ki: "Alay edin bakalım, Allah korktuğunuz şeyi açığa çıkaracak."
Tevbe/9:65
Kendilerine sorarsan, "Biz sadece şakalaşıp oynuyorduk," derler. De ki: "Siz, Allah ile, ayetleriyle ve elçisiyle mi alay ediyorsunuz?"
Muhammed/47:16
Onlardan bazıları var ki seni dinlerler. Fakat senin yanından çıkınca, kendilerine bilgi verilmiş olanlara, "Bu, demin ne söyledi?" diye sorarlar. İşte bunlar, Allah'ın kalplerini damgaladığı kimselerdir ve onlar heveslerinin ardına düşmüşlerdir.
Enam/6:25
Onların bir kısmı seni dinler. Fakat, kalpleri üzerine anlamalarına engel olacak örtüler, kulaklarına da ağırlık koyarız. Her bir mucizeyi görseler de ona inanmazlar. Bundan ötürü sana geldiklerinde seninle tartışır ve inkarcılar, "Bu ancak bir efsanedir," der.
Nisa/4:46
Yahudilerin bir kısmı kelimelerin anlamını değiştirir ve "İşittik ancak kabul etmiyoruz," veya "Sözünüz sağır kulağa giriyor" veya dinle alay etmek için dillerini eğip bükerek, "Raina (çobanımız ol)," derler. Onlar, "İşittik ve itaat ettik," "Dinliyoruz" ve "Bizi gözet," deselerdi kendileri için daha iyi ve daha doğru olurdu. Ne var ki Allah inkarlarından ötürü onları lanetlemiştir. Çokları inanmaz.
İsra/17:47
Seni dinlerlerken nasıl işittiklerini ve kendi aralarında konuşurlarken zalimlerin, "Siz sadece büyülenmiş bir adamı izliyorsunuz," dediklerini iyi biliyoruz.
İsra/17:48
Dikkat et, seni nasıl da tanımlayarak sapıyorlar ve artık bir daha yol bulamazlar
Vakıa/56:81
Siz bu sözü mü küçümsüyorsunuz?
Vakıa/56:82
İnkar etmeyi iş mi ediniyorsunuz?
Bakara/2:13
Kendilerine, "şu halkın inandığı gibi inanın," denildiğinde, "Beyinsizlerin inandığı gibi mi inanacağız," derler. Gerçek beyinsizler onlardır; fakat bilmezler.
Bakara/2:91
Kendilerine, "Allah'ın indirdiğine inanın!," denildiğinde, "Bize indirilene inanırız," diyerek ondan sonrasını inkar ederler. Oysa bu, yanlarında bulunanı doğrulayan gerçektir. "İnanmış idiyseniz, neden daha önce Allah'ın peygamberlerini öldürüyordunuz," de.
Bakara/2:170
Onlara, "Allah'ın indirdiğine uyun," dense, "Hayır, biz atalarımızın izlediği yolu izleriz," derler. Peki, ataları bir şey düşünemeyen ve doğru yolu bulamayan kimseler olsalar da mı?!
Enam/6:91
"Allah hiçbir insana bir şey indirmez," demekle Allah'ı gereği gibi değerlendirmediler. De ki: "Halka bir hidayet ve ışık olarak Musa'nın getirdiği kitabı kim indirdi -ki göstermek için onu kağıtlara yazdığınız halde çoğunu gizliyordunuz. Sizin ve atalarınızın bilmediği şeyleri onun yoluyla öğrendiniz?" "Allah" de ve onları daldıkları sapıklıkta bırak, oynaya dursunlar.
Araf/7:59
Nuh'u halkına gönderdik: "Ey halkım, Allah'a kulluk edin. O'ndan başka bir tanrınız yoktur. Sizin için büyük günün azabından korkarım," dedi.
Araf/7:60
Halkının ileri gelenleri, "Seni apaçık bir sapıklık içinde görüyoruz," dediler.
Araf/7:70
Dediler ki: "Sadece Allah'a kulluk edelim ve atalarımızın kulluk/hizmet ettiklerini terk edelim diye mi bize geldin? Doğru sözlü isen bizi kendisiyle tehdit ettiğin şeyi getir bakalım."
Araf/7:75
Halkının büyüklük taslayan ileri gelenleri, aşağılayıp zulmettikleri inananlara, "Salih'in gerçekten Rabbi tarafından gönderilmiş olduğunu nereden biliyorsunuz," dediler. Onlar da: "Biz onun getirdiği mesaja inanıyoruz," dediler.
Araf/7:76
Büyüklük taslayanlar, "Biz, sizin inandığınız şeyi inkar ediyoruz," dediler.
Araf/7:77
Deveyi işkence ederek kestiler ve Rab'lerinin emrine baş kaldırdılar: "Salih, gerçekten elçilerden birisi isen, bizi tehdit ettiğin azabı başımıza getir," dediler.
Araf/7:90
Halkının ileri gelen inkarcıları, "Şuayb'a uyarsanız kaybedenlerden olursunuz," dediler.
Araf/7:132
"Bizi büyülemek için ne kadar mucize (ayet) getirirsen getir, biz sana inanacak değiliz," dediler.
Enfal/8:31
Ayetlerimizi dinledikleri zaman, "İşittik," diyorlardı, "İstesek biz de bunun bir benzerini getiririz. Bu, geçmişlerin efsanelerinden başka bir şey değil."
Tevbe/9:124
Her ne zaman bir sure inse, "Bu sure hanginizin inancını arttırdı," diye soranlar var. Gerçekten inananların inancını arttırmıştır, ve onlar (her surenin inişiyle) sevinip birbirlerini müjdelerler.
Yunus/10:15
Onlara apaçık olan ayetlerimiz okunduğu zaman, bize kavuşmayı ummayanlar, "Bundan başka bir Kuran getir, yahut onu değiştir!," derler. De ki: "Onu kendi tarafımdan değiştiremem. Ben yalnız bana vahyedilene uyarım. Rabbime karşı gelirsem, büyük günün azabından korkarım."
Yunus/10:78
Dediler: "Sen, yeryüzünde büyüklük ikinize kalsın diye, atalarımızı üzerinde bulduğumuz şeyden bizi çevirmek için mi bize geldin? Biz size asla inanmayız."
Hud/11:13
"Onu (Kuran'ı) o uydurdu" mu diyorlar? De ki: "Haydi ona benzer, uydurulmuş on sure getirin. Allah'tan başka tüm dostlarınızı da çağırın, doğru sözlülerseniz!"
Hud/11:25
Nuh'u halkına gönderdik: "Doğrusu, sizin için bir uyarıcıyım; apaçık."
Hud/11:26
"Allah'tan başkasına kulluk etmeyin. Acı bir günün azabına uğramanızdan korkarım."
Hud/11:27
Halkından inkar eden ileri gelenler, "Seni sadece bizim gibi bir insan olduğunu görüyoruz ve aramızdaki sığ görüşlü ayak takımının dışında kimsenin seni izlemediğini görüyoruz. Sizin bizden herhangi bir üstünlüğünüzü de görmüyoruz. Tersine, biz sizin yalancı olduğunuzu sanıyoruz," dediler.
Hud/11:53
Dediler ki: "Ey Hud, sen bize kesin bir kanıt ile gelmedin. Biz, sırf senin sözünle dinimizi bırakacak değiliz, sana inanacak değiliz."
Hud/11:54
"Senin tanrılarımızdan biri tarafından çarpıldığını söyleriz," dedi ki: "Allah'ı tanık tutuyorum, siz de tanık olun ki ben uzağım sizin ortak koştuğunuz "
Hud/11:62
Dediler ki: "Ey Salih, sen bundan önce, aramızda popüler bir umut kaynağıydın. Atalarımızın kulluk/hizmet etmiş olduklarından sen şimdi bizi men mi ediyorsun? Biz, senin bizi çağırdığın şeylerden kuşku içindeyiz."
İbrahim/14:9
Sizden öncekilerin, Nuh, Aad ve Semud halkının ve onlardan sonra gelip de sadece Allah'ın bildiği kimselerin haberleri size ulaşmadı mı? Elçileri onlara apaçık delillerle gittiler, fakat onları küçümsediler ve "Biz getirdiğiniz şeyi inkar ediyoruz ve bizi çağırdığınız mesaj hakkında kuşkumuz ve şüphemiz var," dediler.
İbrahim/14:10
Elçileri: "Gökleri ve yeri yarıp yaratan Allah'tan mı kuşkulanıyorsunuz? Günahlarınızı bağışlamak için sizi çağırıyor ve size belli bir süre tanıyor," dediler. Onlar da, "Siz, ancak bizim gibi insanlarsınız, atalarımızın kulluk/hizmet etmekte olduğu şeyden bizi çevirmek istiyorsunuz. Bize açık bir yetki belgesi getiriniz," dediler.
İbrahim/14:11
Elçileri ise kendilerine şöyle dediler: "Biz, elbette sizin gibi birer insanız. Ancak, Allah, kullarından dilediğini seçerek ona lütufta bulunur. Allah'ın izni olmadan size bir yetki belgesi getirmemiz olanaksızdır. İnananlar Allah'a güvenmeli.
İbrahim/14:12
"Bize yollarımızı göstermişken neden Allah'a güvenmiyelim? Sizin bize yaptığınız eziyete karşı sabırla direneceğiz. Güvenenler Allah'a güvenmeli."
İbrahim/14:13
İnkarcılar elçilerine, "Ya bizim dinimize geri dönersiniz ya da sizi yurdumuzdan kovarız!," dediler. Rab'leri onlara, "Zalimleri yok edeceğiz," diye vahyetti,
İsra/17:45
Kuran okuduğun zaman, seninle ahirete inanmayanlar arasına görülmez bir engel yerleştiririz.
İsra/17:46
Ve onu anlamalarını engellemek için kalplerine kabuklar, kulaklarına da ağırlık koyarız. Rabbini yalnızca Kuran'da andığın zaman nefretle geriye dönerler
İsra/17:94
Kendilerine hidayet geldiğinde, halk: "Allah bir insanı mı elçi olarak gönderdi," diyerek inanmadı
Kehf/18:101
Onlar ki mesajıma karşı gözleri perdeliydi, dinleyemezlerdi de...
Meryem/19:73
Kendilerine ayetlerimiz apaçık olarak okunduğu zaman inkar edenler inananlara, "Hangimiz daha gönençli ve hangimiz sayısal üstünlüğe sahiptir," derler.
Taha/20:63
Dediler ki, "Bu iki büyücünün tek amacı, büyüleriyle sizi yurdunuzdan çıkarmak ve sizin ideal yaşam biçiminizi yıkmaktır."
Enbiya/21:2
Her ne zaman Rab'lerinden kendilerine yeni bir mesaj (zikr) gelse, onu ciddiye almadan dinlerler.
Enbiya/21:3
Kalpleri pervasızdır. Zalimler gizlice birbirleriyle görüştüler: "Bu adam sizin gibi bir insan değil mi? Göz göre göre büyüye mi kapılacaksınız?"
Hac/22:72
Kendilerine apaçık ayetlerimiz okunduğunda, inkarcıların yüzünde inkarcılığı okursun. Kendilerine ayetlerimizi okuyanların üzerine neredeyse saldıracaklardır. De ki, "Bundan daha kötüsünü size bildireyim mi? Ateş! Allah onu kafirlere vadetmiştir. Ne kötü bir sonuçtur!"
Müminun/23:33
Dünya hayatında kendilerine alabildiğine nimetler bağışlamamıza rağmen, ahiret karşılaşmasını yalanlayıp inkar eden, halkının ileri gelenleri şöyle dediler: "Bu, yalnızca sizin gibi bir insandır. Sizin yediğinizden yiyor, sizin içtiğinizden içiyor."
Müminun/23:34
"Sizin gibi bir insana uyarsanız, siz o zaman gerçekten kaybedersiniz."
Müminun/23:35
"Siz öldükten, toprak ve kemik haline dönüştükten sonra, sizin geri çıkacağınızı mı söz veriyor?"
Müminun/23:36
Size söz verilen bu şey imkansızdır, imkansız!"
Müminun/23:37
"Yaşantımız sadece bu dünyadadır. Yaşarız, ölürüz. Asla dirilecek değiliz."
Müminun/23:38
"O, Allah'a yalan yakıştıran bir adamdan başkası değildir. Biz ona inanacak değiliz."
Müminun/23:46
Firavun ve ileri gelen takımına... Ancak onlar büyüklendiler. Onlar küstah bir topluluk olmuştu.
Müminun/23:47
"O ikisinin halkı bize kölelik ederken şimdi biz tutup bizim gibi iki insana mı inanalım," dediler.
Furkan/25:4
İnkar edenler, "Bu, başkalarının yardımıyla onun uydurduğu bir yalandan başka bir şey değildir," diyerek haksız ve asılsız bir tez ortaya koydular.
Furkan/25:5
Dediler, "Yazıp durduğu şey evvelkilerin masallarıdır; gece gündüz kendisine dikte edilmektedir."
Furkan/25:41
Seni her gördüklerinde seni alaya alırlar: "Allah'ın elçi olarak gönderdiği kişi bu mu?"
Furkan/25:42
"Direnmeseydik, neredeyse bizi tanrılarımızdan saptırıp ayıracaktı." Azabı gördüklerinde kimin gerçekten sapık yolda olduğunu öğreneceklerdir.
Furkan/25:60
Onlara, "Rahman'a secde edin," dendiği zaman, "Rahman da neymiş? Senin bize karşı savunduğun şeye mi secde edeceğiz?" derler. Ve bu, ancak onların nefretini arttırır.
Şuara/26:176
Eyke halkı da elçileri yalanladı.
Şuara/26:177
Kardeşleri şuayb onlara demişti ki, "Erdemli olmayacak mısınız?"
Şuara/26:178
"Ben size gönderilmiş güvenilir bir elçiyim."
Şuara/26:179
"Allah'ı dinleyin ve beni izleyin."
Şuara/26:183
"Halkın hakkını kısmayın ve yeryüzünde kötülük işleyerek karışıklık çıkarmayın."
Şuara/26:185
Dediler ki, "Sen büyülenmişsin."
Şuara/26:186
"Sen sadece bizim gibi bir insansın ve biz senin yalan söylediğine inanıyoruz."
Kasas/28:36
Musa onlara apaçık ayet ve mucizelerimizle gidince, "Bu ancak uydurma bir büyüdür. Biz böyle bir şeyi önceki atalarımızdan işitmedik," dediler.
Lokman/31:7
Kendisine ayetlerimiz okunduğu zaman, sanki onu hiç işitmemiş gibi, sanki kulaklarında ağırlık varmış gibi büyüklenerek ardını döner. Ona acıklı bir azabı müjdele.
Sebe/34:43
Kendilerine apaçık ayetlerimiz okunduğunda, "Bu, kesinlikle, sizi atalarınızın kulluk/hizmet etme yolundan saptırmak isteyen bir adamdır." Dahası, "Bu uydurulmuş bir iftiradan başka bir şey değildir," dediler. İnkarcılar, kendilerine gelen gerçek için, "Besbelli, bu bir büyüdür," dediler.
Yasin/36:13
Onlara, bir kent halkının kendilerine gelen elçilere gösterdiği tavrın örneğini ver.
Yasin/36:14
Onlara iki elçi göndermiştik, ikisini de yalanladılar. Bunun üzerine üçüncü biriyle desteklemiştik. "Biz size gönderilen elçileriz," demişlerdi.
Yasin/36:15
Dediler ki, "Siz de bizim gibi insandan başka bir şey değilsiniz. Rahman ise hiçbir şey indirmemiştir. Siz yalan söylüyorsunuz."
Yasin/36:16
Dediler ki, "Rabbimiz bilir ki biz size gönderildik."
Yasin/36:17
"Bizim görevimiz, açıkça duyurmaktan ibarettir."
Yasin/36:18
Dediler ki, "Sizin yüzünüzden uğursuzluğa uğradık. Eğer son vermezseniz sizi taşlarız ve bizden size acı bir ceza dokunacaktır."
Saffat/37:12
Sen hayranlık duyarken onlar alay ediyorlar.
Saffat/37:13
Kendilerine hatırlatıldığında öğüt almıyorlar.
Saffat/37:14
Bir delil gördüklerinde onu alaya alıyorlar.
Saffat/37:15
Derler, "Bu, apaçık bir büyüden başka bir şey değildir."
Saffat/37:35
Kendilerine "La ilahe illa Allah" denildiğinde büyükleniyorlardı.
Saffat/37:36
"Tanrılarımızı deli bir şair için mi terkedeceğiz?" diyorlardı.
Sad/38:5
"Tanrıları tek tanrı mı yaptı? Bu, gerçekten çok tuhaf!"
Sad/38:6
Onların liderleri öne fırladılar, "Yürüyün, tanrılarınıza bağlı kalın. Sizden istenen sadece budur."
Sad/38:7
"Son dinde böylesini işitmedik. Bu bir uydurmadır."
Sad/38:8
"Mesaj, neden aramızdan ona indirildi?" Aslında, onlar mesajımdan kuşku içindedirler. Hayır, onlar azabı henüz tatmadılar.
Mümin/40:23
Musa'yı ayetlerimiz ve apaçık bir yetki ile gönderdik.
Mümin/40:24
Firavun'a, Haman'a ve Karun'a... "Bu sihirbazın ve yalancının biridir," dediler.
Mümin/40:25
Onlara bizden bir gerçeği götürünce, "Onunla birlikte inananların oğullarını öldürün, kadınlarını ise yaşatın," dediler. İnkarcıların planı hep sapıkçadır.
Mümin/40:26
Firavun dedi, "Beni bırakın Musa'yı öldüreyim de o da Rabbine yalvarsın. Sizin dininizi değiştireceğinden veya yeryüzünde kötülük çıkaracağından endişeleniyorum."
Fussilet/41:26
İnkar edenler, "Başa çıkmanız için, bu Kuran'ı dinlemeyin, anlaşılmasını engelleyin," dediler.
Zuhruf/43:22
Hayır, "Biz atalarımızı bir yol üzerinde bulduk ve biz onların öğretilerini izliyoruz," dediler.
Zuhruf/43:23
Tıpkı bunun gibi, senden önce, bir kente her ne zaman bir uyarıcı gönderdiysek elit tabaka, "Biz, atalarımızı bir yol üzerinde bulduk ve biz onların öğretilerini izliyoruz," derlerdi.
Zuhruf/43:24
O da, "Size, atalarınızı üzerinde bulduğunuzdan daha doğrusunu getirmiş isem de mi?" derdi. Onlar da, "Sizin getirdiğiniz mesajı inkar ediyoruz," derlerdi.
Casiye/45:8
Kendisine okunan Allah'ın ayetlerini işittikten sonra, sanki onları hiç işitmemiş gibi büyüklük taslayarak direniyor. Onu acı bir cezayla müjdele.
Casiye/45:9
Ayetlerimizden bir şey öğrendiği zaman onu alaya alır. Onlar için alçaltıcı bir azap vardır.
Casiye/45:25
Onlara açık açık ayetlerimiz okunduğunda, "Doğru sözlü iseniz atalarımızı geri getirin," demekten başka delilleri yoktur.
Casiye/45:31
İnkar edenlere gelince: "Ayetlerimiz size okunmuş ve siz de büyüklenip suçlu bir topluluk olmamış mıydınız?"
Casiye/45:32
Kendilerine Allah'ın sözünün bir gerçek ve Saat'in kesinleşmesi kaçınılmaz bir olay olduğu söylendiğinde siz, "Saat'in ne olduğunu bilmeyiz! Biz sadece çeşitli sanılara sahibiz ve bu konuda kesin bir bilgi elde etmiş değiliz," derdiniz.
Ahkaf/46:7
Kendilerine apaçık ayetlerimiz okunduğunda, kendilerine gelen gerçeğe karşı çıkanlar, "Bu, açıkça bir büyüdür," dediler.
Ahkaf/46:21
Ad'ın kardeşinin kum tepeciklerindeki halkını uyarmış olduğunu hatırla. Ondan önce ve sonra "Allah'tan başkasına kulluk etmeyin. Sizin için büyük bir günün azabından korkarım," diyen nice uyarıcılar geçmişti.
Ahkaf/46:22
"Bizi tanrılarımızdan saptırmak için mi bize geldin? Doğru sözlü isen bize söz verdiğini getir bakalım," dediler.
Zariyat/51:52
İşte böyle, onlardan öncekilere her ne zaman bir elçi geldiyse, "Bu, bir büyücüdür," yahut "Bu bir delidir," derlerdi.
Kamer/54:24
Dediler ki, "Bizden bir insana mı uyalım? O zaman biz sapar ve cehenneme gireriz."
Kamer/54:25
"Mesaj aramızdan ona mı verildi? O, yalancı küstahın biridir."
Tegabun/64:6
Çünkü, elçileri onlara apaçık kanıtlarla gidiyorlar ve onlar ise, "Bize doğru yolu bir insan mı gösterecek?" diyorlardı. Böylece inkar edip yüz çeviriyorlardı. Allah hiç bir şeye muhtaç değildir. Allah Zengindir, Övülendir.
Kalem/68:15
Ayetlerimiz kendisine okunduğu zaman, "Efsane" der.
Kalem/68:51
Mesajı işittikleri zaman, inkarcılar neredeyse seni gözleriyle yiyeceklerdi. "O, delidir!" diyorlardı.
Nuh/71:21
Nuh dedi ki, "Rabbim, onlar bana karşı geldiler ve parası, çocukları kendisine sadece zarar veren bir kimseye uydular."
Nuh/71:22
"Ve hatta büyük tuzaklar kurdular."
Nuh/71:23
"Dediler ki, 'Tanrılarınızı terketmeyin. Ne Vedd'i, ne Suva'ı, ne Yeğus'u, Yeuk'u ve Nesr'i bırakmayın."
Nuh/71:24
"Çok kişiyi saptırdılar. Öyleyse, sen de zalimlerin şaşkınlığını arttır."